ankara web tasarım
Abdurrahman Tatlıcı

Abdurrahman Tatlıcı

Firma Hakkında

1910 senesinde Isparta Şarkikaraağaç’ta dünyaya gelen Hattat Abdülkadir Efendi’nin oğlu Abdurrahman; babasını küçük yaşta kaybettikten sonra kalitesi ve doğallığı ile kendinden söz ettirecek meslek hayatına helvacı çırağı olarak başlar. Beş yıl çalıştıktan sonra 1926 senesinde Konya’nın Beyşehir ilçesinde kendisine ait ilk imalathanesini faaliyete geçirir. Burada günlük olarak ürettiği birkaç kazan helva ile şekeri kendi tezgâhında müşterilerine sunar. Günler geçtikçe doğallığı ve kalitesi ile beğenilen ürünleri sayesinde Abdurrahman Efendi “Tatlıcı” unvanı ile anılmaya başlar ve haklı bir şekilde Tatlıcı soyadını alır. Zamanla yarım asır devam edecek olan Abdurrahman Tatlıcı markası oluşur. Bu süre içerisinde Cumhuriyet ilan edilir ve Ankara başkent olur. Ankara ticarette ilgi odağı haline gelmeye başlar. Başkentte gelişmeye karar veren Abdurrahman Tatlıcı 1944 yılında uygun bir yer aramaya başlar. Ankara Mamak’ta su ile çalışan bir un değirmeni satın alarak 1945 yılında bu değirmeni helva ve tahin imalatına adapte etmeye karar verir. Büyük ve uzun çalışmalar sonunda 1946 yılının Eylül ayında Abdurrahman Tatlıcı Ankara’da 500 metrekarelik o günün şartlarında en modern fabrikayı açar. İlk zamanlar ürünlerini belli merkezlere pazarlar. 1948 yılına gelindiğinde Mamak’ta ki fabrika artık yetersiz kalır. Abdurrahman Tatlıcı; o günlerde ticaret merkezi olan Saman Pazarı’nda, üç katlı bir binaya ek ünitesini ve ilk satış mağazasını 1949 yılının Mart ayında açarak yerini alır. Bu tarihlerde ürün yelpazesini genişleten Abdurrahman Tatlıcı; reçel, lokum ve pekmez de üretmeye başlar. Bu arada Abdurrahman Tatlıcı’nın küçük yaştaki oğlu ikinci kuşak Kadir Tatlıcı’da işe dâhil olur. Kadir Tatlıcı, babası ve şirket kurucusu Abdurrahman Tatlıcı’nın 6 Ağustos 1988 de vefat edişine kadar onunla beraber çalışır. İkinci kuşak Kadir Tatlıcı bu bayrak yarışında üzerine düşeni başarı ile devam ettirir. 2001 yılında Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde on bin metrekarelik alan üzerine iki bin dört yüz metrekare kapalı alanda modern bir tesis kurmak için ilk girişimleri yapar. Bayrak yarışında sıra üçüncü kuşak Abdurrahman Tatlıcı’ya gelir. O şimdi ”Kalite her alanda insanın hakkıdır.” felsefesi ile yolunda emin adımlarla ilerler. İsmine layık olmanın ve onu korumanın verdiği sorumlulukla sağlık için temiz, hijyenik bir ortamda ve kalite için, profesyonel bir ekiple üretim yapmakta. İş ahlakının her şeyin üzerinde olduğunu prensip olarak benimseyen üçüncü kuşak Abdurrahman Tatlıcı; helva, tahin, lokum, pekmez, reçel, çikolata ve şekerleme gibi bol çeşitli ürünlerinin kalitesini herkesin hak ettiğini düşünür. O günlerde bir fabrika, bir mağaza ve yirmi beş personelle başkentte hizmetlerine devam eden Abdurrahman Tatlıcı; aynı zamanda 550’ye yakın noktada reyonlarıyla ürünlerini müşterilerine sunmaktadır. Ayrıca internet sayesinde de kendini dünyaya tanıtan Abdurrahman Tatlıcı; www.abdurrahmantatlici.com adresinden değişim ve gelişimine devam etmekteyken; 2017 yılına gelindiğinde hedeflenen ve gelişen talepler doğrultusunda 5200m2 ye uluşan kapalı alanda; 75 çalışanı, 2000 noktayı aşan seçkin müşteri portföyü ile yatırımlarına devam etmektedir. Bir dünya markası olma yolunda emin ve sağlam adımlarla üretime devam eden Abdurrahman Tatlıcı 3. Kuşak olarak devraldığı kaliteli ürün imalat ve satışıyla ilgili bayrağı 4. Kuşağa teslim edeceği güne kadar aynı özveriyle yoluna devam edecektir. Nice asırlara‘’ tatlı yiyip tatlı konuşmak ve Abdurrahman Tatlıcı’da buluşmak’’ dileğiyle…

İletişim Bilgileri

MERKEZ

Tel:   0312 311 49 49

Fax: 0 (312) 311 9403

Mail:  info@abdurrahmantatlici.com

Web: www.abdurrahmantatlici.com

Adres: Ulucanlar Cad. No:31 / B Saman Pazarı / ANKARA

FABRİKA

Tel:  0 (312) 267 0855

Fax: 0 (312) 267 0016

Mail:  info@abdurrahmantatlici.com

Web: www.abdurrahmantatlici.com

Adres: 1. O.S.B. Altınordu Cad. No:16 Sincan / ANKARA

Firma Haberleri

Abdurrahman Tatlıcı Röportaj

1920’li yıllarda birinci kuşak Abdurrahman Tatlıcı’nın başlatmış olduğu geleneksel lezzet yolculuğu, üçüncü kuşak torun Abdurrahman Tatlıcı ile aynı lezzet ve kaliteyle yolculuğuna devam ediyor. Markanın neredeyse yüzyıla yayılan geleneksel helva üretimi aynı zamanda ülkemizin yöresel tatlarını korumamız ve gelecek nesillere taşımamız açısından önem arz ediyor. Ülkemizde bu disipline sahip, coğrafi işaretli ürünlerimizi, aslına uygun olarak üreten firmalar ne kadar fazla olur ise yöresel tatlarımızda dünya çapında o kadar anlaşılır hale gelir. Ülkelerin tanıtımlarında önemli bir yere sahip olan yeme içme kültürleri, tüm milletler tarafından yüzyıllardır araştırılmış ve takip edilmiştir. Dilerseniz mili ürünlerimizden helvayı koruma altına alabilen üçüncü kuşak temsilcisi olan Abdurrahman Tatlıcı’dan konunun detaylarını öğrenelim.

Her şey nasıl başlamış?

1910 senesinde Isparta Şarkikaraağaç’ta dünyaya gelen Hattat Abdülkadir Efendi’nin oğlu Abdurrahman; babasını küçük yaşta kaybettikten sonra kalitesi ve doğallığı ile kendinden söz ettirecek meslek hayatına helvacı çırağı olarak başlar. Beş yıl çalıştıktan sonra 1926 senesinde Konya’nın Beyşehir ilçesinde kendisine ait ilk imalathanesini faaliyete geçirir. Burada günlük olarak ürettiği birkaç kazan helva ile şekeri kendi tezgahında müşterilerine sunar. Günler geçtikçe doğallığı ve kalitesi ile beğenilen ürünleri sayesinde Abdurrahman Efendi “Tatlıcı” unvanı ile anılmaya başlar ve haklı bir şekilde Tatlıcı soyadını alır. Zamanla yarım asır devam edecek olan Abdurrahman Tatlıcı markası oluşur.

Firmanın Ankara’ya gelme fikri nasıl oluşmuş?

Bu süre içerisinde Cumhuriyet ilan edilir ve Ankara başkent olur. Ankara ticarette ilgi odağı haline gelmeye başlar. Başkentte gelişmeye karar veren Abdurrahman Tatlıcı 1944 yılında uygun bir yer aramaya başlar. Ankara Mamak’ta su ile çalışan bir un değirmeni satın alarak 1945 yılında bu değirmeni helva ve tahin imalatına adapte etmeye karar verir. Büyük ve uzun çalışmalar sonunda 1946 yılının Eylül ayında Abdurrahman Tatlıcı Ankara’da 500 metrekarelik o günün şartlarında en modern fabrikayı açar. İlk zamanlar ürünlerini belli merkezlere pazarlar. 1948 yılına gelindiğinde Mamak’ta ki fabrika artık yetersiz kalır. Abdurrahman Tatlıcı; o günlerde ticaret merkezi olan Saman Pazarı’nda, üç katlı bir binaya ek ünitesini ve ilk satış mağazasını 1949 yılının Mart ayında açarak yerini alır. Bu tarihlerde ürün yelpazesini genişleten Abdurrahman Tatlıcı; reçel, lokum ve pekmez de üretmeye başlar.

Babanız işe nasıl dahil olmuş?

Dedem Abdurrahman Tatlıcı’nın en küçük oğlu olan babam Kadir Tatlıcı küçük yaşlarda işe dahil olmuş. Dedem Abdurrahman Tatlıcı 6 Ağustos 1988’de vefat etti. O tarihe kadar babamla birlikte çalıştılar. Babam bu tarihten sonra üzerine düşeni başarı ile devam ettirdi. 2001 yılında Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde on bin metrekarelik alan üzerine iki bin dört yüz metrekare kapalı alanda modern bir tesis kurmak için ilk girişimlerini yaptı.

Sonrasında bayrak yarışını devam ettirme görevi bana nasip oldu. Bende bu emaneti en iyi şekilde koruma adına ”Kalite her alanda insanın hakkıdır.” felsefesi ile çalışmalarıma devam ediyorum. İş ahlakının her şeyin üzerinde olduğunu prensip olarak küçük yaşlarda benimsedim.

Abdurrahman Tatlıcı olarak helva, tahin, lokum, pekmez, reçel, çikolata ve şekerleme gibi bol çeşitli ürünler üretiyoruz. Hepsinde tek bir düşüncemiz var. Tüm ürünlerimizi en kaliteli şekilde üretmeye çalışıyoruz. 2017 yılı itibari ile hedeflenen ve gelişen talepler doğrultusunda 5200 metrekareye uluşan kapalı alanda; 75 çalışanımız, 2000 noktayı aşan seçkin müşteri portföyümüz ile yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bir dünya markası olma yolunda emin ve sağlam adımlarla üretime devam eden markamız bayrak yarışını dördüncü kuşağa teslim edeceği güne kadar aynı özveriyle yoluna devam edecektir.

Bayilik verdiğiniz illerde bulunan toptancılardan özel olarak bir talebiniz oluyor mu?

Ürüne inanan toptancılar ile çalışmayı uygun buluyoruz. En başta yaptığınız işe ve satmış olduğunuz ürünlere inanmanız gerekiyor. Bu inanca sahip olan toptancılar ile çalışmayı uygun buluyoruz. Bu konu dışında bayilik şartımız bulunmuyor.

İyi bir helva yapmak için ilk önce neye ihtiyaç duyulur?

İyi bir helva yapabilmeniz için tahininizi kendinizin yapmanız lazım. Tahin susamdan yapılmaktadır. Dünyada en iyi susamı üreten ülkelerin ikinci sırasında Türkiye bulunmaktadır. Bu açıdan oldukça şanslıyız. Denize kıyısı olan her ilimizde susam üretilebilmektedir. GAP projesi ile birlikte artık Urfa ilimizde ve çevresin de susam yetişmeye başladı. Rutubetli olan veya sabah kalktığınızda çiğ düşen illerimizde susam yetişebilmektedir. Fakat son yirmi yıldır susam üretimimizde gerileme var. Talep karşılanmadığı için yurt dışından ülkemize susam gelmeye başlamıştır. Neredeyse üretimde kullandığımız susamın yüzde doksanı yurt dışından geliyor. İki çeşit helva üretimimiz var. Özel seri dediğimiz gurme ürünümüz bulunuyor. İlk göz ağrımız, Ulucanlarda bulunan yerimizde bu ürünü sunuyoruz. Gurme ürünümüzü yerli susamdan yapıyoruz. Çocukluğunuzda yediğiniz helvanın tadı ile birebir örtüşen lezzete sahip ürünler diyebiliriz. Çocukluğunuzda yediğiniz helvaya yakın bir helva yemek ister iseniz diğer ürünlerimizi tavsiye ediyoruz. İki ürününde kalitesinde veya yapım şeklinde hiçbir farklılık bulunmamaktadır. Sadece kullanılan ham madde farklılık gösterdiği için eser miktarda bir tat farkı bulunmaktadır.

İlk dükkanınızın tarihi dokusunu koruyabildiniz mi?

Maalesef ilk dükkanımızda bu konuda bir hatamız oldu. Üçüncü kuşak olarak işin başına 1997 yılında geçtiğimizde yeni bir yapılanma sürecine girdik. Bir heyecanla o dönemde ben dükkanın eski dokusunu bozdum. Ankara Kalesinde bulunan Boyacızade Restaurant’ın sahibi arkadaşımızın bizi uyarması ile yaptığımız hatanın farkına vardık. Uyarıyı müşterimizden aldık ama iş işten geçmiş oldu. Farkında olmadan müşterilerimizin anılarını dükkandan silmiş olduk.

Müşterilerimizin çocukluğunda gelip alışveriş yaptığı dükkan aynı yerinde duruyor. Gelen müşterilerimiz onlarca yıldır aynı adrese gelerek alışveriş yapıyorlar. Tabi bizlerde bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Belki eskiden geldikleri dükkandaki tezgahlar yok ama yine aynı yerde alışveriş yapabiliyorlar.

Sizde küçüklüğünüzde bu dükkanda mı mesai yaptınız?

Çocukluğum hep bu dükkanda geçti diyebilirim. Okul çıkışları zaten direk dükkana gelirdim. Okulda başarılıydım fakat kendimizi helva işine kaptırdık. Şu anda işimi ne kadar seviyorsam o zamanda dükkanı ve imalathaneyi o kadar seviyordum. Dedemle çok fazla mesai yaptım. Dedem vefat edince babama daha çok destek olmam gerekiyordu. Ailem bana hep bu işin benim olduğunu söylerdi. Bu nedenle bende işimi en iyi şekilde yaparak kendimi yetiştirdim. Çok idealist bir ailenin ferdiyim. Rahmetli dedem işini kaybetme pahasına kaliteden ödün vermeyen bir insandı. Ankara’da helvacılar şirketi kurulurken dedem bu yapının prensiplerini beğenmemiş ve aralarına katılmamış. O tarihlerde altı, yedi helvacıya karşı ticaret yapmaya çalışmış. Babam Kadir Tatlıcı, ‘’ Abdurrahman Tatlıcı’’ ismini yüzyıla yazdırabilmek için Hukuk Fakültesini terk eden bir insan.

Sizin devir aldığınızda şirketin ticari anlamda durumu nasıldı?

Babam bana şirketi devrederken işlerin iyi olmadığını, bu markanın ismini “yüz yıla galiba yazdıramayacağız” dedi. Adımız, şanımız ve itibarımız ile bu işi burada bırakalım dedi. Ülkede şartlar o yıllarda oldukça zorluydu. O yıllarda gıdacıların üzerinde çok fazla baskı vardı. Avrupa Birliği normları konularında konuşulan ve arka arkaya kanunların, mevzuatların değiştiği yıllardan bahsediyorum. Üretici olarak bizlerin alıştığı geleneksel bir iş modeli vardı. Bir anda hiç süre verilmeden devlet üreticiden yeni bir geçiş istedi. Hiç kolay olmadı. Alıştığınız yöntemleri bırakarak yeni üretim şekillerini anlamaya çalıştık.

Babama bayrak yarışına devam edeceğimi ve bırakmayacağımı söyledim. Çok şükür o tarihlerden bu zamana kadar Allah utandırmasın iyi bir yere geldiğimiz kanaatindeyim. Hatta umutlandım, inşallah bu yüz seneyi ben tamamlayacağım diye. İlk hedefimiz 81 vilayette ürünlerimizin satış noktalarının olması. Bu yayılım tamamlandıktan sonra yurt dışı yapılanmamızı kurmak istemekteyiz.

Yurt dışında helva hangi ülkelerde tüketiliyor?

Türki Cumhuriyetleri’nde, Arap Ülkeleri’nde ve Avrupa’da çok az miktarda tüketiliyor. Aslında şöyle bir gerçek var. Biz Türkiye’de bile helvanın değerini koruyamadık.  Biraz megaloman bir yaklaşım olacak ama söylemek zorundayım. Meslektaşlar arasında bir araya geldiğimizde helva yenmiyor diyoruz. İnsanlar yiyebileceği helva bulur ise ürünü satın alıyor. Ben helvanın artık yenmediğini düşünmüyorum. Hamdolsun bizim böyle şikayetimiz yok. Ürünlerimizin satışından ve müşterilerin memnuniyetinden bizlerde mutlu oluyoruz. Eğer artık yenmiyor deniyorsa burada bizim kabahatimiz var. Helvanın kalitesinden çok ödün verdik. 1992 yılında, ilk defa o zaman farkına vardım. Sanayi Bakanlığı’nın eski binasının altında bir fuar açıldı. Fuarı ziyarete gelen birçok insan ben helva sevmiyorum diyordu. Standın başında durunca anladım. Duyduğumda çok garip gelmişti. Türk mutfağında ve gelenek göreneklerinde baklava gibi çok fazla tatlı çeşidi bulunmaktadır. İnsanlar bunları tüketiyor ise helvada tüketmesi gerekir diye düşündüm. Gelen misafirler tatlıyı seviyorum ama helvayı sevmiyorum diyordu. Tabi biz standımızda ikramlarda bulunuyorduk. Helvayı sevmiyorum diyen ziyaretçiler bir parça helvayı yedikten sonra bu helvadan bahsetmediklerini söylediler. Aslında şekil itibari ile bakıldığında veya yapım şekli incelendiğinde tüm helvalar Türk usullerine göre yapılıyor. Ziyaretçiler biz diğer helvayı sevmiyoruz dediler. Orada anladığım kadarıyla diğer helvalar dedikleri helvalarda hoşlanmadıkları bir tat vardı.

Eski yıllarda insanlar yedikleri yemekleri veya gıdaları çok fazla sorgulamıyordu.

Artık tüketici çok seçici ve her ürünü tüketmek istemiyor. Benim bazı meslektaşlarım insanlar bunu neden yiyor diyordu. Bende onların tepkisi karşısında çok şaşırıyordum. Bu zihniyette ürün yaparsanız kendi şirketiniz açısında da ülkemiz açısında da sıkıntı yaşarız. Türk lezzetlerini en iyi ve en kaliteli şekilde halka ulaştırmak ve dünyaya tanıtmak gerekir.

Helva alırken nelere dikkat etmemiz gerekir?

Görüntü olarak helvanın kalitesini anlayamazsınız. Diliniz ve damağınız arasında helvanın erimesi gerekir. Katkı maddesi olmayan helva bu özelliği taşır. Katkı maddesi olan helvada ağzınızın içinde bir yağ tabakası oluşur. Helvada yağ olmaz. Ağzınızda sadece tahin tadı kalır. Helva yapımında sadece tahin ve şeker kullanılır. Koruyucu madde adı altında bazı katkı maddeleri koyar meslektaşlar. İyi niyetli eser miktarda kullananlara lafımız yok. Birde art niyetli firmalar var. Bu firmalar yüzde on civarında katkı kullanır. Bu işlemi yapan firmalar tahinden yüzde yirmi civarında kar eder. Koymuş olduğunuz katkı maddesi analizlerde tahin yağı olarak gözükür. Tekrar başa dönersek dilimiz ve damağımız arasında eritmiş olduğumuz helva sonrasında ağzınızda sadece tahin tadı bırakıyor ise hiçbir sorun yaşamazsınız. Zaten bu ürün ağzınızda erimiyorsa vücudunuzda da erime şansı yok. Çünkü bu katkı maddeleri ancak 72 derece sıcaklıkta eriyebilir. Vücut sıcaklığı çok altında olduğu için zaten erime şansı yok.

Bu konuda ilgili bakanlıklara bilgi verdiniz mi?

Ben katkı maddeleri konusu ile ilgili başvuruda bulundum. Katkı maddesi koymadığımı bu nedenle ürünlerimde geleneksel ibaresi kullanmak istediğimi belirttim. Katkı maddesi kullanan firmaların ürünlerinin de adının helva olarak kullanılmasını tavsiye ettim. Eğer bizim gibi ürün üreten firmalar var ise onlarda geleneksel ifadesini kullansın diye bir girişimde bulundum. Söylemiş olduğum çalışma örneğin reçellerde yapılıyor. Geleneksel reçel ve reçel ifadesi taşıyan ürünler var. Ayrım yapılır ise seçim tüketiciye bırakılmış olur. Nasıl bir ürün tükettiğini bilerek tüketici alışverişini yapabilir. Tarım Bakanlığı’na yapmış olduğum bu teklif çok dikkate alınmadı. Biz bu ürünlerde katkı maddesine onay vermişiz sizde kullanabilirsiniz diye bir geri dönüş geldi. Böyle bir ayrım yaparak piyasayı zorlamamak gerektiği söylendi. Bu maddelerin 72 derece sıcaklıkta eriyerek ürünün içerisine konulduğunu ve karışım esnasında makineye bulaşır ise ancak ıspatula ile kazıyarak makineden ayrılabildiğini kendilerine izah ettim. Ürünün kodu E 471 olarak geçiyor. Şimdilerde biz bu kodu reklamlarımızda kullanıyoruz. Ürünlerimizde E 471 kodlu bir katkı maddesi bulunmamaktadır. Merak eden tüketiciler bu kodu araştırabilir.

Kalite Belgeleri

Videolarımız